Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Siz hem Almanya’da Türk vatandaşlarının oy vermesi için izin vereceksiniz, önünü açacaksınız hem de demokratik bir yarışın önünü kapatacaksınız. Bu olağanüstü yüksek bir çelişkidir, demokrasiye, insan haklarına, fikir özgürlüklerine, siyasal katılıma aykırıdır, herhangi bir yüksek Avrupa değerleri adına neden bahsediyorsa hepsine aykırıdır.” dedi.
Kurtulmuş, Kanal 7 televizyonunda canlı yayınlanan İskele Sancak programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “bundan sonraki ilk hedef Mümbiç” sözlerinin hatırlatılarak “Bir kaç gündür rejim ordusunun Mümbiç’e doğru ilerlediği haberleri geliyor. Rusya’dan bir açıklama var; ‘Mümbiç’i Esed alacak’ diye. Bu yeni hareketlilik ve yeni durum karşısında Türkiye’nin pozisyonu nedir?” sorusu yöneltilen Kurtulmuş, Ortadoğu’da tam manasıyla bir satranç oynandığını ifade etti.
Herkesin sahada kendi planları ne ise o planlarına göre birtakım adımlar atmaya gayret ettiklerini, kartlar açmaya çalıştıklarını dile getiren Kurtulmuş, ancak gelinen noktada hiç bir ülkenin Suriye meselesini tek başına çözme gücünün olmadığının herkesin kabul edeceği bir husus olduğunu söyledi.
Suriye’de demokrasiyi inşa etme istikametinde adımların atılması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, bu süre içinde Türkiye’nin Fırat Kalkanı Operasyonu’nun da kararlı bir şekilde yürüttüğünü dile getirdi.
Suriye’de güvenli bölgenin yıllardır konuşulduğunu, Fırat Kalkanı Operasyonu ile bunun da gerçekleştirildiğine işaret eden Kurtulmuş, her şehrin de kendi halkı tarafından yeniden yönetilmesi gerektiğini söyledi.
Bunun bütün Kuzey Irak için de düşünülebileceğini belirten Kurtulmuş, “Bizim Cerablus modelimiz bütün şehirlerde uygulansın. Şimdi Rakka operasyonu söz konusu. Burada da uygulansın, Musul’da da uygulansın.” dedi.
Rakka operasyonunu yaparken de baştan beri, bir terör örgütüne karşı mücadelenin meşru, yerli legal güçlerle, ılımlı muhalif unsurlarla yapılması gerektiği yönünde olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Ama siz DEAŞ’ı çıkaracağım diye onun yerine PYD’yi getirirseniz bu kabul edilebilir bir şey değildir. Mümbiç meselesi ise tam da bu denklemin, satrancın içinde bizim için de çok önemli bir husustur. Başından itibaren Sayın Obama ile mutabakata varılmış olan bir husustur. Yani PYD, Membiç’in doğusuna çekilecek. Kararlılık ile bunu sürdürüyoruz. Bundan amacımız nedir? Kantonları birleştirerek Suriye’nin kuzeyinde oluşacak bir PYD devletine, bir örgüt devletine karşı çıkmak, bunu yaptırmamak için de Mümbiç’in temizlenmesi ve oradan büyük çoğunluğu Arap olan Mümbiç halkının gelerek kendi yerlerine tekrar oturması.”
“Bölgede son derece karışık, karanlık birtakım ilişkiler var”
Kurtulmuş, “Orayı Esed alırsa ne olacak?” sorusunu yanıtlarken, böyle bir şey olacağını zannetmediğini ifade etti. DEAŞ’la Esed güçlerinin ya da PYD güçlerinin paslaşmalarının işbirliklerinin bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Bütün bunlar maalesef bölgede son derece karışık, karanlık birtakım ilişkilerdir. Türkiye, burada tavrını çok net ortaya koyuyor. Biz asla Mümbiç’in batısında PYD unsurlarını görmek istemiyoruz. Rakka operasyonunun PYD unsurları vasıtası ile yapılmasının operasyonun meşruiyetine zarar getireceğini ifade ediyoruz. ABD’liler ile de bunlarla ilgili detay programlar konuşuluyor. Diğer konularda Ruslarla ilgili de konuşuluyor.” ifadelerini kullandı.
“Mesele gerçekten terör örgütlerini bölgeden temizlemek mi yoksa terör örgütleri üzerinden bir vekalet savaşı sürdürerek bölgede birtakım güç dengelerinde avantaj elde etmek mi” diye soran Kurtulmuş, bunu hem ABD’nin hem Rusya’nın ciddi şekilde karar vermesi gerektiğinin altını çizdi.
Kurtulmuş, özellikle ABD’lilerin bu noktada sayıları 6-7 bin dolayında bulunan PYD gücü ile mi yoksa 80 milyonluk ekonomik istikrarı ve çok güçlü bir ordusu olan Türkiye ile mi iş birliği yapacağına karar vermesi gerektiğini belirtti.
“Uzun zamandır devam eden bir kafa karışıklığı var”
Kurtulmuş, bir soru üzerine, Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) büyük oranda yerli sivillerden oluşan yerli bir güç olduğunu, yeni yeni belli bir noktaya geldiklerini anlattı.
“Rakka operasyonu ortaklaşa eğer olursa ABD’den gelen sinyaller biraz sanki bu işi Türkiye’nin istediği biçimde değil, YPG’yi bir şekilde dahil ederek yapmak istediği gibi haberler geliyor. Tel Abyad üzerinden Rakka’ya inme planı, bu mu Türkiye’nin istediği.” sorusu üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Maalesef Suriye denkleminde özellikle sahada askeri olarak ABD’lilerin nasıl hareket edeceğine dair uzun zamandır devam eden bir kafa karışıklığı var. Obama zamanında devam etti ve zaten o yüzden bir çok yerde maalesef son derece yanlış adımlar atıldı. Mesela, şimdi güvenli bölgeyi konuşmaya başladılar. 3-4 sene önce güvenli bölge uygulaması olsaydı, BM bu güvenli bölgeyi garanti altına alsaydı, belki milyonlarca insan göçmen durumuna düşmeyecek, belki birkaç yüz bin insan ölümden kurtulacaktı. Dolayısıyla ABD’lilerin hala bir kararsızlığı olduğu görülüyor açık konuşmak gerekirse. Ama sahada bütün şıklar masadadır. Esas mesele burada evet uluslararası terör çetesi DEAŞ’ı ortadan kaldıralım, ama bunu kaldırdıktan sonra da başka terör örgütlerinin de aktif haline gelmesinin önüne geçelim.
Burada bütün uluslararası camianın destek vermesi gereken kalıcı adil barışı sağlayacak adımların atılabilmesidir. ABD’lilerin de yeni yönetimin de eski yönetime göre daha olumlu tavır ve yaklaşımlarının olduğunu görüyoruz, biliyoruz. Ama henüz netleşmiş bir operasyon planı yoktur. Çok çeşitli planlar var masada. Türkiye de bu planların bir kısmının içinde olacak, bir kısmının içinde olması mümkün değil. Dolayısıyla bunları önce ABD’lilerin şu kararsızlığının bir şekilde giderilmesi lazım. “
“Belki her şehir için ayrı bir denklem var”
“Sincar’da Barzani yönetimine bağlı ordu ile PKK arasında çatışmalar başladı. Peşmergenin PKK’ya karşı harekete geçmesi Ankara’nın desteği ile mi gelişen bir süreç” sorusuna karşılık Kurtulmuş, Barzani yönetimi ile Türkiye hükümeti arasında uzun zamandır yakın iş birliği bulunduğunu, ilişkilerin sıcak bir şekilde sürdürüldüğünü söyledi.
Kurtulmuş, “Dolayısıyla özellikle Sincar’da birtakım kontrol edilemeyen PKK unsurlarının varlığı bizim kadar en azından oradaki yönetimi de rahatsız ediyor ve oradaki Kuzey Irak yönetimi bakımından da güvenlik sorunu haline geliyor. Buna müdahale ettiler.” diye konuştu.
“Sincar’dan PKK’nın gerekirse silah yoluyla çıkartılması fikrini uygulamaya geçiriyor peşmerge.” sözleri üzerine Kurtulmuş, “En azından Sincar bölgesinde PKK varlığından rahatsızlığını bütün dünyaya gösteriyor.” değerlendirmesini yaptı.
“Barzani’nin Türkiye’ye son geldiğinde bayrak asılması meselesi de oldu. Buna Devlet Bahçeli tepki gösterdi. Barzani’ye bir bağımsızlık sözü mü verildi?” sorusu yöneltilen Kurtulmuş, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını bildirdi.
Kuzey Irak bölgesel yönetimi ile zaten devam eden iyi ilişkilerinin bulunduğuna vurgu yapan Kurtulmuş, bölgedeki bütün unsurlarla iyi ilişkiler geliştirmek istediklerini, Irak merkezi hükümeti ile de iyi ilişkileri geliştirmeye çalıştıklarını söyledi.
Çok karmaşık bir denklemin olduğu Suriye ve Irak’tan bahsedildiğine işaret eden Kurtulmuş, “Belki her şehir için ayrı bir denklem var ve bütün bu denklemlerin hepsinde Türkiye çok şükür artık sahada da var. Bu denklemlerin içinde de masada da olmak durumunda.” dedi.
Kurtulmuş, bütün bu ilişkilerin hepsinde milli menfaatlerini ön plana koyduklarını, Türkiye’nin hem terör örgülerinin tasallutundan, baskısından kurtarılması hem de bölgenin daha fazla bölünmemesi için gayret sarfettiklerini söyledi.
Soru üzerine Kurtulmuş, gerektiğinde MHP’ye de diğer partilere de Başbakan Binali Yıldırım’ın uygun görmesi halinde yapılan müzakerelerin ana çerçevesini paylaşabileceğini belirtti.
“Almanlar çok büyük bir çelişki içerisinde”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin Almanya’daki programlarının iptal edilmesinin sebebinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Almanya’da Türk vatandaşlarına dönük bir kampanya yapılmadığını, en son cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kendilerinin Almanya’nın birçok kentine ve Avrupa ülkelerine gittiklerini, oradaki vatandaşlarla kampanyanın bir parçası olarak temasa geçildiğini, görüşlerin aktarıldığını söyledi.
Almanların çok büyük bir çelişki içerisinde olduğunu belirten Kurtulmuş, “Siz hem Almanya’da Türk vatandaşların oy vermesi için izin vereceksiniz, önünü açacaksınız hem de demokratik bir yarışın önünü kapatacaksınız. Bu olağanüstü yüksek bir çelişkidir, demokrasiye, insan haklarına, fikir özgürlüklerine, siyasal katılıma aykırıdır, herhangi bir yüksek Avrupa değerleri adına neden bahsediyorsa hepsine aykırıdır.” dedi.
Almanya’da “evet” diyenlerin kampanya yapamadığını ama “hayır” diyenlerin Almanya’nın her tarafında faaliyette bulunduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“FETÖ’den PKK’ya kadar herkes istediği yerde, istediği şekilde faaliyette bulunacak, bu da bir çifte standart. Bu çok açıkça Almanya’nın ‘hayır’a oynadığını gösteriyor. Alman siyasetçileri buradan bir kez daha uyarıyorum, bu doğru bir yol değil, sonunda mahcup olurlar. Şu anda anlaşılıyor ki Avrupa siyasetinde de, maalesef Almanya siyasetinde aşırı sağın, yükselen İslam, Müslüman karşıtlığının, yükselen Türkiye karşıtlığının, özel olarak bunlarla birlikte yükseltilen Erdoğan karşıtlığının sonucu olarak bazı Alman yetkililer bu kararları alıyorlar ama sonunda kendileri mahcup olacaklar.”
Kurtulmuş, Almanya’da ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşların bu durumun farkında olduğunu vurguladı.
Avrupa’da muazzam bir ırkçılık, Türk düşmanlığı ve Erdoğan düşmanlığının körüklendiğini belirten Kurtulmuş, bu durumun yeni olmadığını, giderek dozunun arttığını, asıl dozu artan şeyin Almanya’daki faşizm olduğunu, bunun bir süre sonra Alman siyasetini boğacağını söyledi.
Almanya’nın tavrına karşı diplomatik bütün yolların kullanıldığını aktaran Kurtulmuş, Türkiye’nin bu durumun altında kalmadığını, Alman Büyükelçisinin çağrıldığını, ilerleyen günlerde Almanların bu durumu telafi edecek bir adım atacağını düşündüğünü dile getirdi.
Kurtulmuş, programlar netleştiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya gidip gitmeyeceğinin belli olacağını söyledi.
“Kılıçdaroğlu’nun inanarak söylediğini zannetmiyorum”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da “Hayır çıkarsa ne olur? Hiçbir şey olmaz, cumhurbaşkanı yerinde oturuyor. Başbakan mı düşecek? O da görevini yapacak, TBMM kanun yapacak ama ‘evet’ çıkarsa bizi büyük bir macera bekliyor.” açıklamasının anımsatılması üzerine Kurtulmuş, “hayır” çıkmasının imkanı olmadığını, halkın büyük oranda “evet” oyu vereceğini kaydetti.
Kurtulmuş, “Varsayalım ki Kılıçdaroğlu’nun düşündüğü gibi olsun. Aynı Kılıçdaroğlu, ‘hayır’ çıktığının ertesi gün kalkıp diyecek ki, o cumhurbaşkanı orada oturmasın, o başbakan orada oturmasın.” değerlendirmesini yaptı.
“Evet” çıkarsa çok daha etkin, çok daha hızlı, çok daha kararlı bir şekilde yürüyen, tek elden yürüyen bir yürütme mekanizması olacağını anlatan Kurtulmuş, “Yürütme, yasama ve yargı birbirinden tamamen ayrı ve birbirlerini denetliyor olacak. Kılıçdaroğlu, bunu söylüyor da çok da inanarak söylediğini zannetmiyorum.” diye konuştu.
“Kılıçdaroğlu’nun ılımlı bir kampanya yürüttüğü” belirtilerek, bu konudaki görüşleri sorulan Kurtulmuş, CHP’nin herhangi bir reform istikametinde atılacak adımına karşı klasik tavrının “rejim değiştiriyorsunuz” diye itiraz etmesi olduğunu, bu durumda da başta aynı şeyi yaptıklarını ama rejimin değişmediğini görünce üslup değiştirdiklerini, bunun seçim taktiğinin bir parçası olduğunu söyledi.